Toofab : Kristen ile çalışmak nasıldı?
Sam : Ben böyle insanlarla çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Şımarmaktan korkuyorum. Kristen ile çalışmak benim için kesinlikle bir zevkti. O çok genç ve çok yetenekli. O... dünyanın en meşhur insanlarından biri. Çoğu kişi onun gibi bir oyuncunun diva oduğunu düşünür; ama öyle değil o her zaman çok yüce gönüllü, ayakları yere basan, profesyonel ve çalışkan biri.
Toofab : O herkesin bildiği gibi utangaç yapıda bir üne sahip.
Sam : O da herkes gibi sette oldukça gergindi. Ama onu asla konuşamayacak derecede çekingen bulmadım. Son derece davetkardı.
Toofab : Onlar bu fantastik filmdeki İngiliz aksanıyla ilgili şakalaşırken, yerli bir İngiliz olan sen bunu nasıl karşıladın?
Sam : Bu konuda şanslıydım, filmde kendi aksanını kullanan tek kişi bendim. Yani üzerime eklenen ekstra bir baskı yoktu, bu harikaydı. Kristen'ın İngiliz aksanını duyduğumda vuruldum/şaşırdım. Onun Amerikan aksanıyla konuşmasına çok alışkındım. O mükemmel bir İngiliz aksanına da sahip.
Sam
kendi aksanını biliyor olabilir ama okçuluk, binicilik onun için
tamamen yeni kavramlardı.O Cub Scouts sırasında biraz okçuluk yaptı
fakat kahraman bir Prens'i oynamak için ciddi bir eğitim gerekiyordu.
'' Bu çok zordu. Parmaklarım hep su toplamıştı ve ön kolum tamamen morarmıştı.'' diye bahsetti Sam.
At binme acılı bir süreçti. ile ortak çevirimizdir
''
Ben ve Chris'e bir kaleyi yıkmamız için oraya doğru gitmemiz ve sonra
bir çığlık ile hücum etmemiz gerektiği söylendi.Ben attan hiç inmemiştim
ve bu yüzden yavaşlamayı hiç düşünmedim. Bacağım zırhıma takıldı ve
asılı hale gelerek yüzüstü yere düştüm.Ve yönetmen 'DEVAM' diye
haykırdı. '' diye anlattı Sam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder