Cool, cesur ve büyüleyici bir güzel. Kristen Stewart (Universal'ın) yeni filmi Pamuk Prenses ve Avcı'daki Pamuk Prenses rolünde kötü kalpli kraliçe Ravenna'yla savaşarak gerçek bir kahraman nasıl olur bize bunu gösteriyor. 22 yaşındaki biri için mükemmel bir rol!
Fakat Kristen sadece bir savaşçı değil röportajımızda aynı zamanda gerçek bir Hollywood karşıtı olduğunu gösteriyor. "Bu sektör sinirlerimi bozuyor," diyor gayet cool bir tavırla.
Kristen'la röportaj için Berlin'deki Ritz Carlton Oteli'nde buluştuğumuz anda anlıyorum ki o bildiğiniz cafcaflı Hollywood prenseslerinden değil. Seksi bir elbise ve topuklu ayakkabıların tersine üzerinde bordo bir kot pantolon, düz bir tişört, deri siyah bir ceket ve ayağında da botları var. Yüzünde neredeyse hiç makyaj yok ve saçı da kuaför elinden geçmemiş, gayet doğal bir şekilde duruyor. Çabucak fark ediyorum ki bu kız kendi vücudu içinde tamamen rahat ve kendi kararlarıyla yaşıyor.
Fakat Kristen sadece bir savaşçı değil röportajımızda aynı zamanda gerçek bir Hollywood karşıtı olduğunu gösteriyor. "Bu sektör sinirlerimi bozuyor," diyor gayet cool bir tavırla.
Kristen'la röportaj için Berlin'deki Ritz Carlton Oteli'nde buluştuğumuz anda anlıyorum ki o bildiğiniz cafcaflı Hollywood prenseslerinden değil. Seksi bir elbise ve topuklu ayakkabıların tersine üzerinde bordo bir kot pantolon, düz bir tişört, deri siyah bir ceket ve ayağında da botları var. Yüzünde neredeyse hiç makyaj yok ve saçı da kuaför elinden geçmemiş, gayet doğal bir şekilde duruyor. Çabucak fark ediyorum ki bu kız kendi vücudu içinde tamamen rahat ve kendi kararlarıyla yaşıyor.
İstediğini giyiyor, istediğini konuşuyor ve istediğini yapıyor. Bu tavrı Hollywood'un şatafatlı dünyasında kendisine "aykırı tip" yakıştırmasını kazandırdı. Hatta bazen kendisine "kaba" ve "depresyonda" bile dendi. Alacakaranlık'taki rol arkadaşı ve aynı zamanda sevgilisi Robert Pattinson Kristen'ı şöyle savunuyor: "İnsanlar onu nasıl tanımlayacaklarına çoktan karar vermişler. Ne kadar gülümserse gülümsesin onlar için önemli değil, yine de gidip onun gülmediği bir fotoğrafını kullanacaklar." Çok doğru! Gerçek hayatında bu küçük aktris çok kibar ve sürekli sırıtıyor. Çok açık ki 140 Milyon dolar değerindeki masal adaptasyonu filmiyle gurur duyuyor. Alacakaranlık'ın hassas Bella'sı sağlam bir kahramana dönüşüyor ve gerçek hayatında da bu cesareti devam ediyor...
Bravo: Film çekimlerinde seni en çok eğlendiren şey neydi?
Kristen: Kılıç savaşları! (gülüyor) Ayrıca sadece sette bulunmanın bile size bir masaldaymış gibi hissettirdiğini söylemeliyim. Rupert'ın yarattığı dünya inanılmaz derecede güzeldi.
Bravo: Rupert tanışır tanışmaz hemen güvenini kazandı mı? Bu onun ilk filmiydi ne de olsa. Öncesinde sadece tv reklamları çekmişti...
Kristen: Daha tanışır tanışmaz onun bu iş için doğru adam olduğunu anladım. Bence yeni yeteneklerin eline "güç" vermek çok önemli.
Bravo: Neden?
Kristen: Çünkü bazen bir şeyleri riske etmek ve cesur olmak harika olabiliyor. Hollywood'da buna pek rastlanmıyor. Bu çok sinir bozucu! Fransa'ya bakın mesela The Intouchables (Can Dostum) gibi bir film yaptılar. Film inanılmaz başarı sağladı çünkü harika bir hikayesi vardı. Bu durum bana şöyle geliyor; hemen her ülke derin, duygusal filmler yaparken Hollywood patronları koltuklarında oturmuş ne kadar para kazanacaklarını hesaplıyorlar!
Bravo: Kişisel hayatında cesaret senin için ne ifade ediyor?
Kristen: Daima dürüst olmak! Hepimizin içinde doğruyu ve yanlışı gösteren kendine has bir pusulası vardır. Ve onu izlemek zorundasınız. Bence dürüst olmak sahte olmaktan daha kolay çünkü böylece yaptıklarınızdan ve söylediklerinizden hiçbir zaman utanç duymazsınız. Dürüstlük insan hayatını daha iyi bir hale getiriyor.
Bravo: Pamuk Prenses ve Avcı'da kötü kalpli kraliçe her zaman güzel, mükemmel ve en iyisi olmak istiyor. Bu sana çılgın şov dünyasını anımsatıyor mu?
Kristen: Kesinlikle! Son birkaç günden bir örnek vereyim: Film etkinliklerinde diğer kadınlar topuklu giyerken ben spor aykkabı giyiyorum diye insanlar tarafından eleştirildim. Tabii ayağımı burkmuş ve acı çekiyor olmam kimsenin umrunda değildi. Ama zaten fotoğraf çekimleri için topuklu ayakkabı giyiyorum ve güzel bir elbisenin topuklu ayakkabılarla daha iyi göründüğünün de kesinlikle farkındayım. Fakat daha sonra fanlarla buluşacağımda topuklu ayakkabıları bir kenara atıyor ve spor ayakkabılarımı giyiyorum. İmza dağıtırken acı çekmek istemiyorum ve Hollywood'daki bazı insanlar da bunu anlamak istemiyor. Onların istediği gibi giyinmiyorum diye dırdır edip duruyorlar... Ama hayat dış görünüşten çok daha fazlasıdır.
Bravo: Fanların da aynı şekilde düşünüyor gibi...
Kristen: Ve bu da harika bir şey! Genç yetişkinler isteyebileceğim en iyi fanlar. Çok cool ve dürüstler. Zihinleri henüz Hollywood'la ve onun güzellik standartlarıyla zehirlenmemiş. Önlerine sürülen sirki görmüyorlar, gerçek insanlar görmek istiyorlar... gerçek Kristen'ı.
Bravo: Güçlü kadın kahramanlar oynamak istemenin nedeni bu mu?
Kristen: Evet öyle. Söz konusu film seçmek olduğunda kalbimin sesini dinliyorum. Bu tarz roller bana sürekli bir kadını güçlü yapan nedir sorularının yöneltilmesine sebep oluyor.
Bravo: Ve senin cevabın ne oluyor?
Kristen: Pamuk Prenses ve Avcı'yı ele alalım: Bu karakterde beni en çok cezbeden şey... Film aksiyon ve büyük savaş sahneleri içeriyor olsa da Pamuk Prenses olduğu gibi kalıyor. Ve küçücük bir kadının bile ne kadar çok şey başarabileceğini kanıtlıyor. Peki ama nasıl? İçindeki sesi dinleyerek ve kendine inanarak. Bu tüm kadınların sahip olması gereken bir güç. Pamuk Prenses 2 metrelik savaşçıların üstesinden geldiği için değil her zaman kendi gibi olduğu ve başkalarının etkisi altında kalmadığı için güçlü görünüyor.
Bravo: Çocukken herhangi bir favori masalın var mıydı?
Kristen: Annem bana her zaman The Giving Tree'yi okurdu. Çok küçük yaşta film izlemeye başladığımı itiraf etmem lazım. Hatta çocuklara göre olmayan Shining (Cinnet) ve Taxi Driver (Taksi Şoförü) gibi filmleri bile izledim. (gülüyor) Ama en sevdiğim film Ormanın Kitabı'ydı (The Jungle Book). Ayrıca Winnie the Pooh'yu da çok severdim.
Bravo: Hayallerini nasıl bir rol süslüyor?
Kristen: Bana hiç benzemeyen birini oynamak isterim. Şimdiye kadar canlandırdığım her karakterle aramda özel bir bağ vardı. Hepsini çok seviyor ve karakterlerimi sevmeyen insanlara karşı onları hep savunuyorum. Hatta onlarla benzeri bir durumda olsaydım aynı şekilde davranacağıma dair nedenler bile buluyorum! (gülüyor) Bu yüzden hiç sevmediğim bir karakteri oynamayı çok isterim. Benim için cüretkar bir adım olur.
Ek olarak Kristen alıntıları: "Roman uyarlamalarında oynamak en sevdiğim şey."
"Çocukken tıpkı bir oğlan çocuğu gibi görünüyordum bu yüzden benimle çok dalga geçtiler."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder