3 Haziran 2012 Pazar

Güzelliğin On Para Etmez... (Eleştiri Yazısı)


Kristen Stewart ve Charlize Theron'lu 'Pamuk Prenses ve Avcı', meşhur hikâye dışında 'Yüzüklerin Efendisi', 'Robin Hood' ve 'Alice Harikalar Diyarında'ya da uğruyor.

Muhtemel ki, ‘Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’ dünyanın en bilinen ve sinemaya (televizyona) uyarlanan hikâyesidir. Dolayısıyla defalarca doğrudan ele alınmış, birçok eserde göndermelere malzeme olmuş bir hikâyeyi bir kez daha ele almak için ya çok farklı bir yorumunuz ya da riske atacak çok paranız olması gerek.

Bugün gösterime giren ‘Pamuk Prenses ve Avcı/ Snow White and The Huntsman’ için hangisinin geçerli olduğunu kestirmek biraz zor. Zira aşağıda anlatacağımız üzere filmin ‘özgün’ bir fikri varmış gibi görünse de pek işlemiyor. Öte yandan reklam yönetmeni oluşu dışında hakkıda fazlaca bir fikre sahip olmadığımız Rupert Sanders gibi ‘acemi’ bir yönetmene milyon dolarlık bir bütçeyi teslim eden Universal Stüdyoları’nı cesaretinden ötürü kutlamalı mıyız, karar vermek zor.
Filmin daha önce yalnızca bir kısa film öyküsü yazan Evan Daugherty tarafından kaleme alındığı düşünüldüğünde işler biraz daha karışıyor. Belli ki stüdyo bu hikâyeyi çok beğenmiş ve John Lee Hancock (Kusursuz Dünya, The Blind Side) ile Hossein Amini (Sürücü, Güvercinin Kanatları, Jude) gibi usta kalemlerin elinde parlak bir işe dönüşebileceğine karar vermiş. Üstelik Kristen Stewart, Charlize Theron ve Chris Hemsworth gibi son yılların önemli yıldızlarını da kadroya dahil etmiş. Neyse bu onların bileceği iş. Biz önümüze gelen filme bakalım.

'ŞIK' BİR FİKİR GİBİ DURUYOR

Film, mutlu bir krallık görüntüsüyle açılıyor. Kral ve kraliçenin güzel bir kızları oluyor. Ne yazık ki kraliçe, ‘Pamuk Prenses’ daha küçükken ölüyor. Kral ise bir savaş sırasında kurtardığı Ravenna ile evleniyor. Ancak, Ravenna sonsuza kadar güzel kalabilmek ve iktidarını sürdürebilmek için kralı öldürüp halka zulmetmeye başlıyor. Pamuk Prenses ise zindana kapatılıyor. Bir fırsatını bulup zindandan kaçan Pamuk Prenses’in yolu Avcı ile kesişince kovalamaca başlıyor.

‘Pamuk Prenses ve Avcı’ fikir olarak oldukça ‘şık’ duruyor aslında. Özellikle kadınlara güzelliğin ‘güç’ ve ‘iktidarın’ yolunu açan bir yol olduğunun ezberletildiği bugünün dünyasına dair önemli göndermelerle dolu olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda, ne kadar uğraşırsanız uğraşın güzelliğin ve vereceklerinin bir sonu olduğunun da altını çiziyor. Öte yandan yönetmen Rupert Sanders, yalnızca kötü kalpli cadı, yedi cüceler (sekiz olarak giriyorlar filme ama yedi kalıyorlar), kırmızı elma, prensesi öpen kahramandan oluşan ‘Pamuk Prenses’ evrenine sadık kalmıyor. Filmin daha açılış jeneriğinde ‘Pamuk Prenses’in ‘seçilmiş kişi’ olduğunu anlıyoruz. İlk savaştaki yaratıkları ‘Yüzüklerin Efendisi’nin ‘ork’larına benzetiyoruz, cüceler yorumunu bu filme bağlıyoruz. Yani, ‘Yüzüklerin Efendisi’nin kahramanlarının Frodo’nun etrafında birlik olup kötülere karşı mücadele etmesinin bir versiyonunu da burada görüyoruz. Üstelik yalnızca hikâye olarak değil, görsel olarak da benzerlikler içeriyor. Film bununla da kalmıyor, ‘Robin Hood’dan, ‘Alice Harikalar Diyarı’na uzanan bir yelpazede gezinmeyi sürdürüyor.

KENDİNCE KONUŞAMIYOR

Peki bu bir sorun mu? Bence değil. Sorun olan, Rupert Sanders’ın bütün bu evrenleri ziyaret edip hatırı sayılır bir görsel dünya kurarken kendi dilini oluşturmakta yaşadığı sıkıntılar. Film bir türlü kendi evrenini kuramıyor, kendince konuşamıyor. Bu yüzden yukarıda anılan filmlerin ‘epik’ dilini bulmak zorlaşıyor. Aynı nedenle Charlize Theron , kötü kalpli Ravenna karakterinde zaman zaman karikatür kalıyor. Belki de bu nedenle Pamuk Prenses’e hayat veren Kristen Stewart (örneğin ‘Alacakaranlık’ serisindeki gibi) ışıldayamıyor. Hakkını yemeyelim ‘Thor’da elinde balyoz ile dolaşan Chris Hemsworth fena değil.

Yeri gelmişken Kristen Stewart, ‘ Alacakaranlık ’ serisinin ardından bir kez daha iki erkek arasında kalıyor. Ama asıl şunu belirtmeden geçmeyelim: Film, Ravenna ile Pamuk Prenses arasındaki ‘güzellik’ rekabetinde tercihini iyi olandan yana kullanıyor. Herkesin iyiliği kötülüğü kendine ama mesele güzellik olduğunda Stewart’ın Theron’un yanında ‘erkek çocuk’ gibi kaldığını söylememiz gerekiyor.

Peki sonuç: ‘Pamuk Prenses ve Avcı’ büyük beklentilere kapılmayan ve görsel şovlardan hoşlanan izleyicileri tatmin edecektir. Kendi adıma yönetmen Rupert Sanders bir şansı daha hak ediyor diyebilirim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder