9 Haziran 2012 Cumartesi

Heja Bozyel'in Kristen Stewart ile Yaptığı Röportaj!


Alacakaranlık serisiyle parlayan, “Pamuk Prenses ve Avcı” filminin başrol oyuncusu Kristen Stewart, düzene karşı yaramazlık yapmaya yatkın bir karakter. Stewart, yani “Pamuk Prenses” Londra’da HT Cumartesi’ye konuştu.

Londra’da dünya prömiyerini yapan “Pamuk Prenses ve Avcı” filminin başrol oyuncusu, yani “Pamuk Prenses” Kristen Stewart ile önce Arundel Şatosu’nda sonra Leicester Meydanı’nda buluştuk.

Bir Twilight (Alacakaranlık) fanı değilim. Kimse alınmasın ama âşıksan âşıksın be kardeşim, bu kadar drama ne gerek var? Alacakaranlık serisinin yıldızı Kristen Stewart da açıkça itiraf edemese bile benim gibi düşünüyor. Ünlü olmaktan ve ilgiden sıkılan bu küçücük kadın (Gerçek anlamda küçük. Çok çok ince ve kısa boylu ama insan gözlerine bakmaktan alamıyor kendini) için 2012 çok önemli bir yıl. Onu şöhret yapan Alacakaranlik serisi bu yıl sona eriyor. “Pamuk Prenses ve Avcı” gibi oldukça yüksek bütçeli bir filmde başrolde oynuyor. Bir de Jack Kerouac romanı uyarlaması “On the Road” (Yolda) filmiyle beyaz perdede... Başarılı performansının farkında. Louis Vuitton elbisesi ve platform topuklu ayakkabılarıyla açık sözlü, biraz gergin bir kız duruyor karşımda. Ve lafa Alacakaranlık’taki rol arkadaşı Robert Pattinson ile yaşadığı aşk hakkında tek bir söz dahi etmeyeceğini söyleyerek giriyor... O halde önce Pamuk Prenses’ten söz etsin bize.
 
Senaryoyu ilk gördüğünüzde bu farklı Pamuk Prenses hakkında ne düşünmüştünüz?

Kristen : Pamuk Prenses fazla iyilik dolu, fantastik bir karakter değil burada ve böyle çok güzel. Bazı filmlerde güçlü kadınlar görürüz, o kadar fazla güçlüdürler ki aslında erkek olduklarını, sadece isimlerini değiştirdiklerini düşünürüz... Öyle değil Pamuk Prenses. Çok feminen bir duruşu olmasa da ben gerçekten dişi olduğunu hissediyorum. Güçlü bir kadın olabilmek için çok yüksek sesle konuşmak, küfretmek, fiziksel olarak kuvvetli olmak gerekmiyor.

‘GERÇEKTEN ÜŞÜMÜŞ VE KORKMUŞTUM’

Fiziksel olarak en çok hangi sahne sizi zorladı?

Kristen : Baştan sona çok zordu. Bütün kaslarım ağrıyordu. Her yerim yara bere içindeydi. Baş parmağımı incittim. Hava da çok soğuktu, neredeyse bütün çekimler boyunca titredim. Filmde beni üşümüş, korkmuş, rahatsız gördüğünüz sahnelerde gerçekten ya üşümüş ya da korkmuştum.

Alacakaranlık’ta da bu filmde de bir aşk üçgeninin içindesiniz. Senaryoyu okurken bu sizi düşündürmedi mi?

Kristen : Hayır, yani bir senaryoya bakıp “Aaa bu senaryonun hikâyesi diğer filmime benziyor” demiyorsun. Üstelik senaryo defalarca değişti. Düşünsenize, başta bir avcı yoktu filmde. Neyse, yeniden öyle ateşli, inanılmaz bir aşk üçgenini oynamak gibi bir niyetim yoktu.

Alacakaranlık çok çok yüksek gişe yapan bir film serisi olabilir ama aslında Pamuk Prenses ve Avcı kadar büyük bütçeli bir yapım değil...

Kristen : Evet, Alacakaranlık daha “antika” kalan bir film, yapım bütçesi açısından. Biz kendi tarzımızda film çekiyor gibiyiz Alacakaranlık’ta. Pamuk Prenses, büyük bütçeli stüdyo filmi. Bu tarz filmler genelde film ve oyuncu tüketme makinesi gibidir. O yüzden küçük bütçeli filmlerde oynamayı tercih ediyorum ama Pamuk Prenses ve Avcı bütçesine, kalitesine rağmen bu olumsuzluklardan uzaktı.

Yönetmen Rupert Sanders’la konuştuğumda filmin devamının gelebileceğini söyledi. Siz ne düşünüyorsunuz?

Kristen : Bilmiyorum. Dışarıdan bakınca Alacakaranlık’ta süper bir pazarlama ve satış yıldızı gibi görülüyor olabilirim ama gerçekten bu filme başladığımızda devamının olabileceğini düşünmemiştim. Önünde sonunda bu bir masal. Masallar biter, değil mi? Ne zaman bir iş başarılı olsa hemen “Haydi bunun devamını yapalım” düşüncesi doğar. Ama devamından emin değilim.

Bir de Yolda filmi var. Önceden kitabını okumuş muydunuz?

Kristen : Evet, 15 yaşındayken okumuştum. Hatta okumayı sevdiğim ilk kitaptı diyebilirim. “Yolda” beni darmadağın etmişti. O duyguyu nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. Umarım o duyguyu filmi izleyenler de hisseder. Bu film her kişide ve her izleyişte farklı hisler uyandıracak.

‘CHARLIZE BENDEN DAHA GÜZEL'

Bu soruyu Charlize Theron’a da sordum; hanginiz daha güzelsiniz?

Kristen : O pek güzel oynamıyor. Yani adil değil, Kötü Cadı sonuçta. Ben oldukça adilim. (Kötü Cadı aynaya bakıp “Who is the fairest of all” (En güzel kim?) diye soruyor, hem masalda hem de filmde. (“Fair” kelimesi İngilizce hem güzel hem de adil anlamına geldiği için Kristen iyi bir kelime oyunu yaptı aslında.)

Ama ben fiziksel anlamda hanginiz diye sordum...

Kristen : Charlize benden kat kat daha güzel. O bir odaya girdiği anda varlığı hemen hissediliyor. Bazı insanlar doğuştan seksi ve çekici olur ya; o da öyle.

‘CAZ DİNLEMEYE BAŞLADIM’

Sizi ilk kez “Into The Wild” (Özgürlük Yolu) filminde izlemiştik. O filmde 2 şarkı seslendirmiştiniz. Hatta birini siz yazmışsınız. Müzikle ne kadar ilgilisiniz; albüm yapmayı düşünüyor musunuz?

Kristen : Kesinlikle hayır. Yani eğer oyunculuk olmasaydı düşünebilirdim. Filmde şarkı söylemek güzel ama müzik yeteneğim olduğuna inanmıyorum.

Kimleri dinliyorsunuz peki?

Kristen : The Shins’i çok seviyorum. Yolda filmi sayesinde caz dinlemeye başladım şu aralar.

‘KÖPEKLERİMİ ÖZLÜYORUM'

Evden uzakta olduğunuzda en çok neyi özlüyorsunuz?

Kristen : Köpeklerimi. 2 köpeğim var.

Türkiye’ye ne zaman geleceksiniz? Çok fazla hayranınız var...

Kristen : Gerçekten mi? Hepsine teşekkür ederim. Ülkenizi merak ediyorum ama ne zaman gelirim bilmiyorum.

HaberTürk Cumartesi'nin Taramaları

imagebam.com imagebam.com

HaberTürk Cumartesi / Heja Bozyel Röportajı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder